Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, Feriye Sarayı’ndaki etkinlikte yaptığı konuşmada, Avrupa’nın kuruluş ideallerine aktardı.

Kolay bir dönemden geçilmediğini dile getiren Ossowski, "1950’de Avrupa masasının etrafında toplananlar için de kolay bir dönem değildi. Onlar, ideal koşulların oluşmasını beklemediler, o koşulları kendileri yarattılar. 75 yıl önce Robert Schuman ve yoldaşları vizyona dayanan bir gelecek yarattı ve onu bizlerin önüne koydu. Şimdi sıra bizde. Avrupa, birlikte nasıl inşa edersek odur. Gelecek, birlikte nasıl şekillendirirsek odur. Gelin bunu Avrupalı dostlar ve ortaklar olarak, AB ve Türkiye olarak birlikte demokrasi ve refah dolu bir geleceğe dönüştürelim. Doğum günün kutlu olsun Avrupa" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkan Vekili Nuri Aslan ise tüm zorluklara rağmen İBB olarak Ekrem İmamoğlu’nun emanetine sahip çıktıklarını söyledi.

Aslan, 16 milyon İstanbulluya eşit şekilde hizmet etmeyi sürdürdüklerini belirterek, "Gelecek Avrupa Günü’nde sayın Başkanımızın özgürlüğüne kavuştuğu ve yeniden aramızda olduğu bir kutlamada buluşmayı temenni ediyorum" ifadesini kullandı.

Konuşmanın ardından, 19 Mart’tan bu yana cezaevinde bulunan Ekrem İmamoğlu’nun Avrupa Günü’ne özel kaleme aldığı mektup katılımcılarla paylaşıldı.

İmamoğlu, mektubunda, şunları kaydetti:

"Geçen yıl birlikte ev sahipliği yaptığımız Avrupa Günü’nün aksine bugün fiziksel olarak aranızda olamıyorum. Ancak bizleri buluşturan demokratik değerlere olan ortak inancımıza verdiğim güçlü desteği ifade etmek adına bu özel günde sizlere bir mesaj yollamak istedim. İstanbul, Avrupa’nın kültürel başkentlerinden biri olarak, iki kıtayı birleştiren eşsiz konumuyla tarih boyunca olduğu gibi bu yıl da Avrupa’nın çoğulcu ve açık toplum vizyonunun önemli bir simgesidir. Bizi üç kez seçen halkın iradesi sayesinde 2019 yılında göreve gelen sosyal demokrat belediyemiz, bu vizyonu katılımcı ve kapsayıcı bir yerel yönetim anlayışıyla yorulmadan hayata geçirmeye kararlıdır. Bugün dünyanın ve Avrupa’nın pek çok bölgesinde yaşanan demokratik gerileme, sadece temel hak ve özgürlükleri hedef almakla kalmıyor, uluslararası ilişkilerin zeminini de sarsıyor. Otoriterleşme dalgası, demokratik kurumları zayıflatırken, ortak değerleri ve hak temelli uluslararası düzeni de erozyona uğratıyor. Popülist liderler, kendi politik gündemleri uğruna hiçbir şeyi manipüle etmekten kaçınmıyorlar. Ukrayna ve Gazze’de yaşanan büyük kayıplar ve acı yıkımın ardından barış girişimlerinin başladığına tanıklık ediyoruz. Türkiye’de ise haftanın başında, ülkemizin en sancılı meselelerinden biri olan Kürt sorunu hakkında önemli bir gelişme yaşandı. Terör örgütü PKK, silah bıraktığını ve kendini lağvettiğini açıkladı. Ancak unutmayalım ki, silahların susması tek başına barış anlamına gelmez. Ateşkeslerin arkasında sosyal adalet, onurlu bir yaşam ve demokratik düzen olmazsa, temel hak ve özgürlükler güvence altına alınamaz. Eşit yurttaşlık ve toplumsal katılım sağlanmazsa, silahlar bir gün daha yüksek sesle geri dönebilir. Adil bir toplumsal ve siyasi düzen kurulmadan kalıcı barışa ulaşmak mümkün değildir. Bu çerçevede kilit bir noktayı vurgulamak isterim, Kürt meselesi, iktidarın yapmak istediği gibi, az sayıdaki siyasetçinin kapalı kapılar ardında yürüteceği görüşmelerle yönetilemez. Günü kurtarmayı amaçlayan kısa vadeli hesaplarla, sorunun bölgesel boyutu göz ardı edilerek sonuca ulaşılamaz. Türkiye için her zaman öncelik, yurtta ve dünyada barış ilkesidir. Bu ülke, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize mirasıdır."

Etkinliğe, Jeolog Prof. Dr. Celal Şengör ile çok sayıda davetli katıldı.