Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Numan Kurtulmuş, Şırnak’ta, “barış, kardeşlik ve terörün sona ermesi” hakkındaki konuşmasında kullandığı ve anlık söylenen bazı tarihi atıflardan dolayı Alevi yurttaşların incindiklerini tespit ettiğini bildirdi.

Sözlerinin kastı olmayan bir şekilde bağlamından kopartılarak yaralayıcı bir anlam alanına kaydırılmış olmasından dolayı içten bir üzüntü duyduğunu belirten Kurtulmuş, "Meclis Başkanlığı makamı ve siyasi geçmişim, her bir yurttaşımızın inancına, düşüncesine, kimliğine eşit mesafede durmakta ve birlikte yaşama iradesini temsil etmektedir" dedi.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, Cumhuriyet tarihinde, kimliğin esas taşıyıcısı olan yurttaşlık bağının hukuki ve ahlaki bir kardeşlik teklifi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

"Bu meyanda milletin iradesi, çok şükür ki ayrışmayı değil, bütünleşmeyi esas alıyor.   Anadolu'nun büyük tarihi yürüyüşü, zaman zaman iç çatışmalarla, kırılmalarla ve içimizi halen acıtan imtihanlarla şekillenmiştir. Nihayetinde bu toprakların sesi daima birlikten, kardeşlikten ve dayanışmadanyanadır.   Bahsi geçen konuşmamda ifade ettiğim gibi; Alevi-Sünni, Türk-Kürt kardeşliği bu topraklarda başkalarının planladığı yıkım senaryolarını her zaman boşa çıkarmıştır. Bu kardeşlik hem tarihimizin derinliklerinden süzülen ortak hikâyemiz hem de geleceğimizin teminatıdır."

Kardeşlik duygularının sarsılmasına sebep olacak her söz ve davranışın herkesi yaralayacağını bildiren Kurtulmuş, "Bu bağlamda, bilhassa böylesine hassas dönemlerde sözün mecrasından sapması ihtimaline karşı hepimizin çok daha dikkatli ve rikkatli olması gerektiği aşikardır. Sözlerimin Alevi yurttaşlarımızın yüreğinde bir burukluk oluşturduğunu görmekten müteessir oldum" ifadelerini kullandı.

TBMM Başkanı Kurtulmuş, bu beyanlarını doğrudan Alevi toplumuna aktarmak, Alevi kanaat önderleri ve milletvekilleriyle birlikte bir hasbihal ortamı kurmak hususunda da kapısının daima açık olduğunun altını çizerek şu açıklamayı yaptı:

"Eğer sözlerimden kaynaklı bir kırgınlık oluşmuşsa, milletimizin her ferdini; inancı, hayat tarzı ve hafızasıyla birlikte kendi kardeşi bilen, Hz. Ali Efendimizin “İnsanlar iki sınıftır; ya dinde kardeşin ya yaratılışta eşindir.” düsturunu kendine şiar edinen ve siyasi hayatı boyunca bu coğrafyada daima kardeşliği, birliği ve bütünleşmeyi savunan bir kardeşiniz olaraküzgün olduğumu içtenlikle ifade etmek boynumun borcudur. Bu açıklamayı hakikate olan sadakate bağlılığım muvacehesinde yaptığımı aziz milletimize duyurmak istiyorum."